HistoryKültür

Devlet-i Aliyye’nin Gözünden Cihan Harbi

  1. Dünya Savaşı, 20. yüzyılın başlarında dünya tarihini derinden etkileyen bir savaştır. Bu savaşın devletleri arasında Osmanlı İmparatorluğu ve Alman İmparatorluğu önemli roller oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, savaşın başında tarafsız kalmayı istemesine rağmen, savaşın ilerleyen dönemlerinde Almanya’nın yanında savaşmaya karar vermiştir.

    Osmanlı’nın Zorlu Kararları

    Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı’na girmeden önce, zorlu bir dönemin içindeydi. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında imparatorluk büyük toprak kayıpları yaşamış, içsel huzursuzluklar ve ekonomik zorluklarla boğuşmuştu. Her iki tarafta da güç mücadelesinin yaşandığı bir dönemde, Osmanlı hükümeti, savaşın patlak vermesiyle birlikte ulusal stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorundaydı.

    Tarafsızlık ve İttifak Arasındaki İnce Çizgi

    1914 yılının yazında, Avrupa’daki büyük güçler arasında patlak veren savaş, Osmanlı İmparatorluğu için bir dönüm noktası oldu. Osmanlı hükümeti, başlangıçta tarafsızlık ilan etti. Savaşın ilk günlerinde, savaşın nasıl gelişeceğini ve hangi tarafın galip geleceğini kestirmek zordu. Bu belirsizlik, Osmanlı’nın tarafsız kalma çabalarını destekliyordu.

    Ancak, savaşın ilerleyen günlerinde, Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın Osmanlı’yı kendi yanında savaşa çekme çabaları yoğunlaştı. Almanya’nın Osmanlı’ya sunduğu askeri ve ekonomik destek, Osmanlı hükümetinin kararlarını şekillendirmede etkili oldu. 2 Ağustos 1914’te imzalanan gizli bir anlaşma, Osmanlı’nın savaşın Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın yanında yer almasını sağladı.

    Osmanlı-Alman İlişkilerinin Arka Planı

    1. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu’nun güç kaybı ve toprak kayıpları, Avrupa’daki büyük güçlerin dikkatini çekti. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu, askeri ve ekonomik açıdan destek arayışına girmişti. Almanya, 1871’de birleşerek güçlü bir sanayi ve askeri güce sahip olmuş ve dünya siyasetine daha etkin bir şekilde müdahil olmaya başlamıştı. Almanya, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernizasyon sürecine destek vererek, bu ilişkiyi kendi stratejik çıkarları doğrultusunda geliştirdi.

    Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya arasındaki ilişkiler, özellikle 19. yüzyılın sonlarında yoğunlaşmış ve bu bağlamda birçok askeri, ekonomik ve kültürel anlaşma imzalanmıştır. Almanya, Osmanlı’nın askeri modernizasyonu için danışmanlar ve mühendisler göndermiş, demiryolu projelerine yatırım yapmış ve Osmanlı’nın Avrupa içindeki stratejik önemi nedeniyle bu ilişkileri sürdürmeyi amaçlamıştır.

    Osmanlı’nın Almanya’nın Yanında Savaşa Girmesi

    1914 yılının sonlarına doğru, Osmanlı hükümeti Almanya ile daha yakın bir ilişki kurma kararı aldı. 2 Ağustos 1914’te yapılan gizli bir anlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yanında savaşa katılmasını öngörüyordu. Bu anlaşma, Osmanlı’nın Almanya’nın yanında savaşmasını sağlayacak koşulları belirledi ve Osmanlı’nın savaşın ilerleyen dönemlerinde Almanya’nın yanında yer almasını sağladı.

    Osmanlı’nın savaşa girmesi, birkaç stratejik faktörle açıklanabilir. Enver Paşa, savaşın başında mevcut topraklarını koruma ve kaybettiği toprakları geri alma umudunu taşıyordu. Almanya’nın Osmanlı’ya sunduğu askeri ve ekonomik destek, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi açısından önemli bir teşvik oldu.

    Osmanlı’nın Savaştaki Yeri ve Alman Destekleri

    Osmanlı İmparatorluğu, savaş boyunca birçok cephede mücadele etti. Kafkas Cephesi’nde Rusya ile, Hicaz-Yemen, Suriye-Filistin Cephesi ve Irak Cephesi’nde İngilizlerle, İran Cephesi’nde Ruslarla ve İngilizlerle, Çanakkale Cephesi’nde ise İngiltere ve diğer İngiliz sömürgeleriyle savaştı. Ayrıca Galiçya, Romanya ve Makedonya gibi destek cepheleri de bulunuyordu. Alman İmparatorluğu, Osmanlı’ya askeri danışmanlar ve ekipman sağlayarak bu cephelerde Osmanlı’ya destek verdi.

    Alman askeri danışmanları, Osmanlı ordusunun modernizasyonunda ve savaş stratejilerinin geliştirilmesinde önemli katkılarda bulundu.

    Ateşkes ve Savaş Sonrası Yapılan Antlaşmalar

    Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918)

    Mondros Mütarekesi I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekenamedir. Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı‘nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir. Anlaşmanın nispi sessizlik dönemi Mayıs 1919 başlarında sona erdi. Bu tarihte Paris Barış Konferansı, Mondros’ta verilmiş sözlere aykırı olarak, İzmir‘in Yunanlarca işgali kararını aldı. Aynı günlerde Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok köşesi İtilaf devletlerince işgal edildi; Kars ve Batum Millî Şura Hükûmetleri İngilizler tarafından dağıtıldı. Aynı günlerde ilan edilmesi beklenen barış antlaşması belirsiz bir geleceğe ertelendi.

    Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920)

    • Sınır Düzenlemeleri: Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları geniş ölçüde küçültüldü. Osmanlı İmparatorluğu’nun bazı bölgeleri, özellikle Lübnan, Suriye, Irak Filistin, Fransız ve İngiliz mandaları olarak düzenlendi. Ege Denizi’ndeki adalar ve bölgeler üzerinde Yunanistan’ın egemenliği pekiştirildi. Ermenistan, İtilaf Devletleri tarafından bağımsız bir devlet olarak tanındı ve Osmanlı topraklarının doğusunda geniş bir bölge Ermenilere verildi. Boğazlar bölgesi, uluslararası bir denetim altına alındı ve bu bölgenin uluslararası geçişlere açık olması sağlandı.
    • Reparasyonlar ve Askeri Kısıtlamalar: Osmanlı İmparatorluğu, savaş tazminatları ödemeye ve askeri kısıtlamalara tabi tutuldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşla ilgili yükümlülükleri arasında silah ve askeri teçhizat üretimi yasağı da vardı.

    Antlaşmayı imzalayan taraflar:

    Müttefik Devletler; Britanya İmparatorluğuFransaİtalyaJaponyaErmenistanBelçikaYunanistanHicaz KrallığıPolonyaPortekizRomanyaSırp, Hırvat ve Sloven KrallığıÇekoslovakya ile mağlup Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalandı. ABD Osmanlı İmparatorluğu ile savaşmadığı, SSCB ise henüz Milletler Cemiyeti üyesi olmadığı için imza atmadılar.

    Osmanlı heyetinde ise şu isimler yer alıyordu: Eski Maarif Nazırı (millî eğitim bakanı) Bağdatlı Mehmed Hâdî Paşa, eski Şura-yı Devlet reisi Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri Reşat Halis Bey.

    Shares:
    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir